1. Fiil yönetmek, idare etmek.
    to govern a nation/a country.
  2. Fiil yön/veçhe vermek, sevk ve idare etmek, etkilemek.
    The motives governing a decision.
  3. Fiil hâkim olmak, hükmetmek, kontrol etmek.
    to govern one's temper.
  4. Fiil düzenlemek, tanzim etmek.
    the principles governing a case.
  5. Fiil, Gramer (a) … almak, … ile (beraber) kullanmak.
    In English, a transitive verb governs the objective case.

    This verb governs the dative: Bu fiil yönelme/“-e” halini alır. (b) (bir sözcüğü) kendine uydurmak.
    In “Take me home” the verb governs the pronoun.
  6. Fiil (motor hızını) düzenlemek/ayarlamak/tanzim etmek.
  7. Fiil hükümet sürmek, hükümet olarak görev yapmak.
  8. Fiil etkilemek, etkisi/tesiri altında bulundurmak, müessir olmak.
    This decision governed the case.
kendini tutmak Fiil
öfkeye kapılmamak Fiil
vali İsim, Hukuk
kanun kuvvetindeki kararname ile yönetmek Fiil
kanun hükmünde kararnamelerle yönetmek Fiil
kanun hükmünde kararnamelerle idare etmek Fiil
tutucu davranışla yönetmek Fiil
tutucu tutumla yönetmek Fiil